SG-T Sağlık Gönüllüleri Türkiye

Deprem Nedeniyle Yaşanan Uzuv Kayıpları

Uzmanlar depremlerin medikal etkilerinin hemen deprem sonrasında görülmeye başlayıp uzun süreler boyunca devam edebileceğine dikkat çekiyor. Depremlerin hemen sonrasında ortaya çıkan tabloda bina içinde sıkışmaktan, enkaz altında kalmaktan, savrulan eşyaların etkilerinden ortaya çıkan mekanik enerji kaynaklı ölümler ya da panik ve korkudan kaynaklanan kardiyak problemler ve yüksekten atlama nedeniyle ölümler gerçekleşebilir. Toz soluma ve kompresyon etkisinden kaynaklanan boğulma, hipovolemik şok, hipotermi gibi çevresel koşullardan kaynaklanan durumlar ve tehlikeli madde sızıntıları nedeniyle dakikalar ve saatler içinde hızlı ölümler gerçekleşebilir. Gecikmiş ölümler ise sıklıkla crush sendromu, dehidrasyon, hipotermi, hipertermi, yara enfeksiyonları veya sepsise bağlı olarak günler haftalar içinde ortaya çıkmaktadır. Depremlere bağlı ortaya çıkan diğer medikal etkiler sıklıkla; kırıklar, ampütasyonlar, kas iskelet yaralanmaları gibi ortopedik yaralanmalardan ve crush sendromundan, kanamalardan, yanıklardan, zehirlenmelerden, solunumsal, nörolojik ve kardiyovasküler problemlerden kaynaklanır.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları en son meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremde de durumun farklı olmadığına dikkat çekiyor ve deprem nedeniyle meydana gelen yaralanmaları üç gruba ayırıyorlar. İlk grupta hafif yaralanmaların olduğunu belirtiyorlar; basit sıyrıklar, ufak tefek ezilmeler veya kemiklerde basit kırıklar.

İkinci grupta yer alan hastalar, çoklu kırıkları olanlar. Uzmanlar ilk gruba göre daha ağır olan bu hastaların doğru tedavi edildiği takdirde sağlıklarına kavuştuğunu söylüyor.

Üçüncü grup ise ağır yaralananlar. Uzmanlar bu gruptaki hastalarda karşılaşılan sağlık sorunlarını şöyle özetliyor: Kafa travması ve göğüs bölgesine travmalar.  İç organların olduğu karın bölgesinde yaralanmalar ve leğen kemiği bölgesinde oluşan kırıklar ve ciddi kanamalar. Ayrıca bu grup içerisinde uzun süre ağır bir kütlenin altında -beton ya da sütun- kalan kol veya bacak gibi ekstremiteler olabiliyor. Bu uzuv yaralanmaları da ağır grupta yer alıyor.

Ortopedi ve Travmolotoji Bölümü olarak bu tür yaralanmalara müdahale ettiklerini ifade eden uzmanlar, hastaları kurtarmanın yanı sıra fonksiyonel bir şekilde herhangi bir problemleri, sakatlıkları olmadan yaşamalarını sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını ifade ediyor.

Ancak ağır grupta yaralanan bazı hastalarda kaçınılmaz olarak organ kaybı görülebiliyor. Ankara ve İstanbul’daki kamu hastanelerinde uzmanlar, “Bize bölgeden sevk edilen birçok hasta var. Bunlardan bazıları maalesef uzuvlarını kaybettiler. Çünkü burada önceliğimiz hastanın hayatı. Uzvunu kurtaracağız diye hastanın hayatını tehdit altında tutmamak gerekiyor. Eğer hastanın hayatını tehdit eden bir durum varsa o uzvu uzaklaştırıyoruz” diyor.

Uzmanlar uzuv kaybına sebep olmayacak bir yaralanma durumunda izledikleri yolu ise şöyle anlatıyor: “Kol ya da bacak gibi ekstremitenin hayatiyetini sağlıyoruz. En son olarak da bu uzvun hareketli bir şekilde, yani fonksiyonel bir şekilde kolunun, bacağının hareket kabiliyetini artırmayı hedefleyen tedaviler uyguluyoruz.”

Peki depremde yaralananlarda uzuv kaybı neden gelişiyor? Uzmanlar, “Deprem sırasında kol, bacak gibi ekstremiteler ağır bir kütlenin altında kalan insanlarda sıkışma ve baskı meydana geliyor. Buna tıp literatüründe crush sendromu deniyor. Kaslar ezildiği zaman orada bir takım şişmeler ve ödem meydana geliyor. Dolayısıyla oradaki kompartman içindeki basınç artıyor ve sonrasında kas içerisindeki bazı moleküller dolaşıma katılıyor. Bu da hastada özellikle böbrek problemleri yaratabiliyor. Ayrıca o bacaktan geçen hayati damar ve sinirlere de baskı yaparak bunların canlılığını yitirmesine sebep oluyor. Hatta o uzvun kaybına kadar gidebiliyor.

Depremlerde ezilme sendromu gelişen bir hastada yaralanmış uzvu koruma ya da kesme kararını verme halen tartışmalı bir konu. Bu kararı verirken; hastaların genel durumuna ek sorunları, konservatif tedaviye verdiği cevap, ekstremitelerinin yaralanma derecesi, deprem bölgesindeki hastanelerin kullanılabilirliği ve sağlıkçıların deneyimi, yakın takip yapılıp yapılamayacağı, afet bölgesine yakın mesafede donanımlı hastanelerin olup olmadığı ve hasta sevk olanakları göz önüne alınıyor.

Dolayısıyla ezilmiş bir uzvun korunması ya da kesilmesi kararı, hastadan hastaya ve mevcut koşullara göre değişkenlik gösterebiliyor. Koşullar oluştuğunda afetzedenin uzvunun kesilmesi, uzvu kaybetme olarak değil hayatı kurtarma girişimi olarak düşünülmelidir.

Uzuv kayıpları ayak, bacak, el, kol ve yüzü bölgesindeki uzuvların kaybı olarak gerçekleşmektedir. Uzuv kayıplarının hastanın yaşam kalitesi açısından telafisi için suni uzuvların kullanılması mümkündür. Ülkemizde suni uzuv (protez el, kol, ayak, bacak) üretimi yapılmaktadır ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile depremzedelere gönüllü suni uzuv desteği verilmektedir.

Sağlık Gönüllüleri-Türkiye (SGT) de diğer birçok sivil toplum kuruluşu gibi depremin yaralarının sarılmasında önem kazanan depremzedelerin uzuv kayıplarının telafisi konusunda harekete geçmiş bulunmaktadır.